Web 3.0, Metaverse, Blokzincir ve NFT
Son dönemlerde internetin gelişimi ve değişimi ile ilgili olarak en fazla konuşulan ve merak edilen Web 3.0’a geçmeden önce, 1990’ların ve günümüzün internetinde kullanılıyor olan Web 1.0 ve Web 2.0 konularından bahsedecek ve sonrasında üçü arasındaki farklara değineceğiz. Web 3.0’dan sonra birlikte anılan Metaverse ile ilgili birtakım bilgiler paylaşacağız.
İçindekiler Tablosu
Web Nedir?
World Wide Web, www olarak bildiğimiz kısmın açılımıdır. Dünyayı saran ağ anlamına gelmektedir. Web’in isim babası Tim Berners-Lee, ilk kez İsviçre’de bu konuyu ele aldı. Aşağıda görselini eklediğimiz bilgisayar ekranı dünyadaki ilk web sitesidir aslında. Bu gelişme modern internete ayak basıldığını temsil eder.

Web 1.0
Web 1.0, 90’lı yılların başında internetin salt okunur sisteminde yani sadece birkaç kişinin tekelinde bulunan içerik üretme ve sonrasında diğer kişilerin de bu içeriği sadece okumasıyla sonuçlanan, statik bir dosya sistemi içerisinde, etkileşimsiz bir ortamdır. Daha da doğrusu etkileşimin, günümüz internet kullanımına göre minimum safhada olduğu bir ortam olduğunu söylemek gerekir. Kullanıcıların daha çok tüketici olarak yani yazılanı okumakla yetindiği yerdi Web 1.0.
Statik anlam olarak; belirli bir süre hep aynı kalan, devinimi olmayan, durağan, değişme, gelişme, ilerleme göstermeyen anlamlarına gelmektedir. Bu sebeple de Web 1.0’a aynı zamanda Statik Web denilmekteydi. Sınırlı bilgiye ulaşma ve yeteri kadar bilgiye erişememe veya internetteki siteleri veya sayfaları eleme yapan algoritmik sistemlerinin olmaması ile erişilen bilginin doğruluğunun ölçümlenememesi gibi sadece yazı ve resim ile sınırlı web sitenin yaratıcılarından ibaret bir içerik üretme sistemi olduğu için kullanıcıların yani bu içerikleri sadece okumakla yetinmek zorunda kalanların da içerik üretimi alanında boy göstermesinin sağlanması gerekiyordu. Burada da devreye Web 2.0 girmektedir.
Web 2.0
Web 2.0 ise günümüzde 3 milyardan fazla kullanıcı tarafından kullanılan ve kişisel verilerin parasal olarak pazarlama veya reklam gibi konularda kullanıldığı sistemdir. Javascript, html, css, sosyal ağlardaki gelişmeler, ilk başlarda Facebook, Wikipedia veya Youtube gibi alanlar ve sonrasında internetteki verilerin, çeşitli platformlarda, sitelerde veya uygulamalarda paylaşılabilmesi ile internet kullanımının etkileşiminde artışlar başladı. Sadece tek taraflı bir iletişim değil artık çift taraflı bir içerik paylaşım alanı ortaya çıktı. Web 1.0’dan farklı olarak artık kullanıcılar sadece yazılanı okumakla kalmıyor kendisi de başkalarının okuyabileceği metinler yazabiliyor ve başkalarına gösterebileceği resimler paylaşabiliyor. Web 2.0’da kullanıcılar artık sadece tüketici değil, aynı zamanda üretici konumuna da gelmiş bulunmakta.
Bu da beraberinde paragraf başında bahsettiğimiz kişisel verilerin kullanımını doğurdu. Şöyle ki, bir kullanıcı herhangi bir platformda kalem ile ilgili bir arama yaptıktan sonra karşısına devamlı olarak kalem görselleri, kalem reklamları çıkmasının bir sebebi var. Yaptığınız hemen hemen her şeyin, ilgi duyduklarınızın, arattıklarınızın, geçmişinizin vs. incelenmesi ve reklam verenler ile paylaşılması anlamına geliyor. Yakın tarihte Mark Zuckerberg’i Facebook ve Kişisel Verilerin Korunması konusunda hakim karşısına çıkartan mesele de tam olarak buydu.
Web 2.0 merkeziyetçi bir yapıya sahip olduğu için bugün herhangi bir konu hakkında attığınız tweet dizisi yarın sizin kontrolünüzde olmadan silinebilir. Bu sabah Instagram’da paylaştığınız bir fotoğraf, akşam saatlerinde kaldırılmış olabilir. Hatta hangi mecra olursa olsun kullanıcı girişi yapmanızı bir anda engelleyebilir. Yani hesabınızı kaldırabilir. Bu da bir merkezden her şeyin yönetildiği ve yönetenlerin istediğine göre şekillenen bir internet yapısını ortaya çıkartıyor.
Web 2.0 elbette Web 1.0’dan çok daha gelişmiş bir teknolojik yenilik. Fakat bir şeyler ters gidiyor ve insanlar artık bu agresif reklamlar ve pazarlamalardan rahatsızlık ve güvensizlik duymaya başlıyor. Bu yüzden gelecek zamanlarda beklenilen internet yeniliği Web 3.0’dan sıkça bahsediliyor. Aslında 2004 yıllarında Web 2.0, mobil cihazlarda internet kullanımının yaygınlaşması sonrasında adapte olunmaya yeni yeni başlanmış bir gelişmeyken, Web 3.0’dan söz edilmeye başlanmıştı bile. Fakat hala güncel olarak kullanımı söz konusu değil.
Web 3.0
Semantik Web yani düşünebilen ve anlamlandırabilen internet olarak adlandırılan Web 3.0, en başta bahsetmiş olduğumuz Tim Berners-Lee tarafından başlaması beklenen bir sistemdi. Kişisel verilerden herhangi bir çıkar sağlamadan kullanıcıların kullanımına izin verilen uygulamalar içerir. Web 2.0’da bunlara APP denir. Web 3.0’da ise DAPP (Decentralized App) yani merkeziyetsiz uygulama denilmektedir. Girdileri doğru yorumlayabileceği öngörülen, metin, ses ve diğer medya yoluyla ilettiklerinizi anlayabilen, tüketilen içeriğin kullanıcının karşısına çıkarken daha iyi uyarlanabildiği bir teknoloji türü olması bekleniyor. Şuan için geliştirilme aşamasında olduğunu biliyoruz. Fakat 2004-2006 yılları arasında Web 3.0 hakkında uzun uzadıya konuşulmuştu. Tam anlamıyla ne zaman sanal dünyamızda yerini alır bunu bilemiyoruz.
Son zamanlarda Bitcoin ve Ethereum gibi kripto paraların blog zinciri teknolojisi ve finans dünyasındaki gelişmeler web 3.0’ın işleyişini bize gösteriyor. Bu gelişmelerin şuan içinde bulunduğumuz Web 2.0 sistemini değiştirebilecek güçte olup olmadığı bilinmiyor.
Web 3.0’ın aslında bu kadar bekleniyor olmasının sebebi merkeziyetçi sunucu yapıya ihtiyaç duyulmayacak olması. Yani Web 1.0’da bir site olmalı, sunucuda barındırılması ve bilgiler bize o site vasıtasıyla ulaşmalı, Web 2.0’da platformlar olmalı ve bilgiler + diğer kullanıcılar bize o platformlar aracılığıyla ulaşmalı. İkisinde de dünya ile bağlantı kurabilme, bilgi alma veya bilgi verme, diğer kullanıcılar ile irtibat halinde kalma kısacası interneti kullanabilmek için bir aracıya ihtiyaç duyuluyor. Web 3.0’da böyle bir durum bulunmuyor. Farklı bir örnekle merkeziyetçilik durumunu anlatmak isteriz; Web 2.0 başlığında attığınız bir tweetin size sorulmadan silinebileceğinden bahsetmiştik. Web 3.0’da kimse sizin attığınız herhangi bir tweeti, paylaşımı silemez. Çünkü merkezi yönetime bağlı bir kontrol mekanizması, inceleyen algoritmik sistemleri olmayacak. Aşağıdaki görselde Web 1.0 ve Web 2.0’ın merkeziyetçi yapısı daha detaylı gösterilmektedir;
Web 3.0 aracısız bir ortamda kullanıcıdan kullanıcıya aktarılan iletişim ile ilgilidir. Web 1.0 ve Web 2.0 arasında her ne kadar büyük farklar olsa da merkezi yapı aynen kalmaya devam etmiştir. Bu yüzden Web 3.0 ikisinden de farklı bir biçimde karşımıza çıkacaktır. Aynı zamanda sunucularında çökme yaşanamaz.
Unutmamak gerekir ki; sanal dünyada iyi ve kötü denilebilecek birçok konu vardır. Bu yüzden şuan için Web 3.0 her ne kadar heyecan verici gibi görünse de bazı suistimallere de açık bir ortam oluşturabilir. Çünkü Web 2.0’ın gelişiminde de sosyal medyanın bu kadar yanlış kullanılabileceği bilinmiyordu. Sadece bir beğeni butonunun tasarlanması, sanal dünya ile kalmayıp gerçek dünyayı da etkileyen çok da iyi yönde olmayan gelişmeler yaşandı. Bu sebeple Web 3.0’ın getireceği gelişmeleri merakla bekliyoruz.
Metaverse Nedir?

Son dönemlerde Web 3.0 ile birlikte anılan Metaverse, sanal gerçeklik olarak karşımıza çıkan sanal bir evren oluşum sürecinin tamamıdır. Aslında meta kelime olarak öte anlamına ve verse de kelime olarak evren anlamına geldiği için evren ötesi olarak tanımlanabilir. İlk kez 1992 yılında Snow Crush kitabında Neal Stephens bu konudan bahsetmiştir yani Metaverse kelimeleri ilk kez o kitapta kullanılmıştır. Fakat o zamanlarda daha Web 1.0 bile tam olarak oturmamıştı ve bu yüzden zamanla unutulmuş ve üzerinde durulmamıştır. Ancak yıllar geçtikçe internet, yeni bir çağ başlattığı için (tunç çağı, bakır çağı gibi düşünülebilir) artık Web 2.0’ı geride bırakmaya hazırlandığımız dönemde karşımıza Web 3.0, sanal gerçeklik gözlükleri, animasyon karakter oluşturulan 3D-4D vb. oyunlar, animasyon ve gerçekliğin bir arada olduğu, kısmen Metaverse’yi konu edinen filmler (Ready Player One), sanal toplantılar, sanal konserler gibi olgular ile metaverseyi benimseme sürecine girebilmekteyiz. Hatta bu benimseme sürecinde Neal Stephens tekrar hatırlanılarak bilim kurgu romanında bahsettiği sanal gerçeklikten etkilenen oyun tasarımcıları daha akıllı telefonlar hayatımıza girmeden önce 2003 yılında Second Life video oyununu kurdular. Sanal dünyayı, hatta oyuncularına ikinci bir dünyayı vaad eden bu oyun internet tabanlı olduğu için ve yetersiz altyapı sebebiyle gerçek zamanlı etkileşim olanağı olamadığından kısa süreli ilgi odağı olmuş ve sonrasında da unutulmuştur.
Metaverse dediğimizde tutmayan Second Life yerine şuan oldukça popüler olan Fortnite gibi bir oyundan bahsedilmiyor. Aslında Starwars Evreni gibi bir evren şeklinden bahsediliyor denilebilir. Kısacası Metaverse, iş için, bilgi için ve iletişim araçlarının toplu olarak entegre şekilde çalıştığı üç boyutlu internet sunucuları ağı ile benzetme yapmak mümkündür. Fiziki olarak yaşamakta olduğumuz dünyanın dijital, sanal bir yansıması olarak da düşünülebilir.
Metaverse’ye geçişimiz aslında hızlı bir şekilde ilerliyor ve çoğu kişi bu dünyaya ilk adımını attı bile. Fakat fiziki dünyada, Metaverse’nin aktif olarak dahil olabileceği yerlerde bile örneğin İstanbul’da geçen senelerde olan deprem sebebiyle GSM operatörlerinin uzun saatler süren çöküşü, internetin yoğunluk yüzünden kullanılamaz hale gelmesi gibi durumlarla kısacası bu yüzyılda hala internet sıkıntısı yaşanabiliyorken Metaverse ancak ultra hızlı ve gecikme, duraksama olmaksızın çalışan bir internet bağlantısı ile varlığını sürdürebilir. Fakat bu durum şuanda kullandığımız 4G internet kapsamında olamayacağından 5G üzerine yoğunlaşılıyor ve çalışmalar yapılıyor. Bize göre 5G’de Metaverse Evreni için yeterli olamayabilir. 6G, 7G gibi yeniliklerin gelmesi gerekebilir. Üst paragraflarda belirttiğimiz Second Life oyununun talihsiz internet sorunu gibi bir sorunu, Metaverse’nin devamlı olarak gündeme geldiği bu dönemde yaşamamamız gerekir.
Metaverse Üzerine Çalışmalar ve Açıklamalar

Metaverse’nin VR ve AR yani artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak dünyadan farklı bir evren sistemine geçiş yapılabilen, konsere gidilebilen, toplantı yapılabilen, ticaret yapılabilen bir oluşum olduğundan bahsetmiştik. Metaverse ile ilgili yapılan birçok çalışma ve teknoloji uzmanlarınca yapılan birçok açıklamalar ve tahminler bulunmakta fakat biz bu başlık altında en popüler olanları aktardık.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e göre iş toplantıları Metaverse evreninde yapılabilecek. 3D olarak oluşturulan avatarlarınız ve iş arkadaşlarınızın da avatarları sayesinde iletişim kurmak, tüm günü ofiste geçirmekten daha cazip görünebilir. Bill Gates’in açıklamalarını genel olarak iş dünyasına yönelik yaptığını görebiliyoruz. Fakat ilerleyen günlerde metaverse ile ilgili Microsoft’a ait projelerini duyurabilirler.
Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, Metaverse’nin yaratılışında etkin rol oynamak isteyen ve bunu tek başına değil, birçok farklı şirketle yapmak istediğini belirten açıklamalar yapmıştır. Zuckerberg Metaverse’yi “İçine girebileceğiniz sanal ortam” olarak tanımlamakta. Hatta Facebook’un uygulama olarak olmasa da üst kuruluştaki adını ‘’Meta’’ olarak değiştirdi.

Ayrıca Horizon isminde bir atılım gerçekleştirerek Metaverse için tanıtım videoları hazırlamıştır. Bu videoda bazı küçük sorunlar olsa da (toplantıda, sandalyelerinde oturan avatarların belden aşağısının olmaması gibi) ilk ve en kapsamlı video animasyon olması sebebiyle neredeyse tüm dünya tarafından ilgiyle takip edildi. Facebook’a ait Metaverse evreninin adının Horizon olduğu belirtildi. Üzerinde yapılan çalışmalar hala devam ediyor ve Facebook’un açıklamasına göre sadece Metaverse evreni Horizon için 10 bin mühendis çalışacak ve 10 milyar dolardan fazla yatırım yapılacak. Dolayısıyla henüz kullanıcıya açık bir sistem değil. Horizon’da kullanıcılar sanal ortamda bir araya gelerek iş ve eğlence gibi unsurlar için kullanılabilecekler.
Sony Electronics’in yöneticilerinden olan Tyler Ishida Metaverse’in katılımcılar için “gerçek hayat” kadar gerçek görünebileceğini, aynı zamanda tüm duyuları harekete geçiren sürükleyici bir “eğlence deneyimine” işaret ettiğini belirtmiştir.
Metaverse’den Arsa Almak
Bu başlık altında belirttiklerimizin hiç biri herhangi bir yatırım tavsiyesi değildir. Gelecekte nasıl şekilleneceğini ne büyük teknoloji şirketleri bilebilir ne de bizler bilebilir. Bunlar gelecekte yok olabilir, bunlardan daha iyileri çıkabilir veya popülaritelerini artırabilirler.
Son dönemlerde Metaverse evrenlerinde arsalar satışa sunulmakta ve binlerce dolarlarla alıcılar bulmaktadır. Türkiye’de var olan e-ticaret sitesi Sahibinden.com’da da bu sanal arsalar satışa çıkartılmıştır. Hatta çeşitli birtakım platformlar aracılığı ile Türkiye’de 30.000’den fazla parsel satılmıştır.
Denge Değerleme’nin Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu’nun sosyal medyada karşılaştığı bir yatırımcının kısa zaman öncesinde 13 bin dolara almış olduğu Metaverse evrenindeki parselin yanındaki parsel değeri 1 milyon dolara ulaşmıştır. Budakoğlu, ‘’Bize de yeni bir kapı açıldı’’ şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Metaverse’den arsa almak için öncelikle kullanıcıların dijital bir cüzdan oluşturması gerekmektedir. Sonrasında hangi platform üzerinden arsa veya parsel alınacaksa sanal cüzdanlar veya platforma bağlı coinler üzerinden kripto paralar ile arsalar satın alınabilmektedir.

Metaverse’den arsa alındığında daha sonra farklı bir kullanıcıya da yine kripto paralar üzerinden satışı gerçekleştirilebilmekte. Keza almak istenilen arsa daha öncesinde başka bir kullanıcıya satılmışsa, teklif verilip anlaşma sağlanarak o kullanıcıdan da satın alınabilmekte ve hatta alınan arsa kiraya verilerek kazanç da sağlanabilmektedir. Ayrıca bu arsalar bina, araç, oyun, ev gibi 3B cisimlerle tasarlayarak inşa edilebilmektedir. Bu olay şu şekilde düşünülebilir; gerçek dünyada da gayrimenkul alımında değeri kadar bir bedel ödenmekte ve sonrasında satılıp, kiralanabilmekte. Metaverse evrenindeki farkı, bu bedel para olarak değil coin olarak ödenebilmektedir. Yine gerçek dünya gibi metaverse de kara parçalarından oluşmaktadir. Bu kara parçaları, blok zincirinde NFT’ler olarak temsil edilmekte, aşağıda blok zinciri ve NFT başlıklarını ayrıca ele aldık. Her Metaverse, sabit boyuta sahip sınırlı sayıda arazilerden oluşur. Örneğin, Decentraland Metaverse 90.601 (16m x 16m) parselden oluşuyor. Sandbox Metaverse ise 166.464 (96 x 96 adet) araziden oluşmaktadır. Hangi platformdan ne kadar parsel arazi alınacağına ve hangi kripto para çeşidiyle ödeneceğine karar verilmelidir. Çünkü her Metaverse platformu tüm kripto para çeşitlerini onaylamayabiliyor. Bunun için de Metaverse arsası alınacak platformlarda geçerli bir kripto para birimine ve bu kripto parayı içinde tutacak dijital bir cüzdan oluşturmak gerekmektedir.
Metaverse’den arsa almak için seçilen platformda geçerli olarak bulunan coinlerden alınması gerekmektedir. Sandbox örneği verirsek; kullanıcıların dijital cüzdanına SAND coini yüklemesi gerekmektedir. Bu coinler herhangi bir kripto para borsasından da alınabilir. Örneğin; Binance.
Satın alınan coinleri, Metaverse arsası alınacak platformdaki cüzdana aktarılır. Bir parsel seçilir ve coinler kullanılarak satın alınabilir. Bu sayede mülkiyet tamamen satın alan kişiye ait olur.
Gelelim asıl soruya; bu arsaların, parsellerin, arazilerinin fiyatları nedir? Arsa fiyatları, satın alınan platforma, arsanın konumuna ve metrekaresine göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin İstanbul’un en işlek caddelerinden olan İstiklal Caddesi’nin ana kısımları tamamen Metaverse evreni üzerinden yüksek fiyatlara parsel parsel satılmış ve geriye kalan arka sokaklar 400 tl civarında alıcısıyla buluşmakta. En fazla rağbet gören Sandbox platformundaki bir arsa parseli için en uygun fiyat 14.099 dolar, yani 3.7 Ether iken, diğer popüler platfortm olan Decentraland’da ise en uygun fiyat 13.211 dolara eşdeğer, yani 3.46 Ether olarak satılmaktadır.
Metaverse Arsası Satan Platformlar
Metaverse evreninde arsa satın alınabilecek en popüler üç platform Decentraland, Sandbox ve OVR Land’tır. Diğer platformlar da maddeler halinde belirtilmiştir.
-Decentraland: 90.601 parsel araziden oluşan merkezi sistemin olmadığı bir 3D Metaverse platformudur. (wikipedia.com) Son zamanlarda Metaverse konusundaki gelişmeler ile Samsung’un bile metaverse evrenine atılarak kendi mağazasını açtığı popüler bir platform olarak kullanıcılara açık bir şekilde varlığını sürdürmektedir.
-The Sandbox: The Sandbox, toplamda 166.464 parsel arazi ile birlikte 3D alt yapısı sunan sanal bir gerçeklik oyunudur. Metaverse evrenlerinden biri olarak da arsa satın alımı için kripto zincirinin kullanılabileceği bir sistemdir. Bugüne kadar Skybound Entertainment, Ubisoft ve SoftBank tarafından desteklendi.
-OVR Land: Decentraland ve The Sandbox gibi platformlardan kendini ayırarak Metaverse’i gerçek dünyaya taşımayı hedefleyen yine diğerleri gibi merkezi olmayan bir yapıda sanal bir platformdur.
-Axie Infinity
-Blocktopıa
-Genesis City
-nextearth.io
-Dvision Network
-myneighboralice
-Lunacia
-MatrixWorld Land Sale
Blokzincir Nedir?

Blok Zinciri, Blokzincir olarak da telaffuz edilebilir. İngilizce karşılığı Blockchain’dir. Günümüzde internet üzerinden birçok farklı alanda veri transferi yapılmaktadır. Blokzincir bu tip veriler dışındaki değer biçilen varlıkların transfer edilmesine yardımcı olan dağıtık bir veritabanı sistemine sahiptir. Kriptografi yani ‘şifreleme’ sistemi kullanılarak okunabilir durumdaki bir verinin içinde bulunan bilginin istenmeyen taraflarca anlaşılamayacak bir hale dönüştürülmesinde kodlama gibi yollar kullanılan yöntemlerin tümüdür. Bu sayede veriyi güvenli hale getirir.
Blokzincir ve Kripto Para İlişkisi
Satoşi Nakamoto lakaplı gizli bir yazar, 2008 yılında Bitcoin’i önermiştir. Artık dünyada dijital para konusu yavaş yavaş gündeme gelmeye başlamıştı. Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraların altındaki teknolojinin Blokzincir teknolojisi olduğu yaygın olarak bilinmektedir. Bitcoin ve Ethereum ile ortaya çıktığı için altyapısını oluşturan teknoloji olan Blokzincir’in birçok farklı kullanım alanı olabileceği hemen anlaşılmamıştır. Ancak bu teknoloji sağladığı olanaklar ve çeşitlendirilebilir uygulamaları ile çok daha geniş bir yelpaze içinde kullanılabilir. 2008-2009 yıllarında blokzinciri teknolojisi tamamen gündeme oturmaya başlamışken bu sayede dört farklı bilim dalı bir arada kullanılmaya başlandı. Blokzincir kullanılan Bitcoin, bankalardan bağımsız parasal bir iletişim oluşturdu. Bu da dağıtık güven oluşturmak ile ilgiliydi. Aşağıda kripto para transfer ve kayıtları ile ilgili bilgiler ayrıca mevcut. Fakat başlangıçta bu kayıtların ve transferlerin tutulması ile ilgili olan yöntemin yeni bir veri tabanı düşüncesini ortaya çıkardığını söylemek gerekir. Bir yandan da yeni bloklar oluşturuldu ve harcanan emeğin bir varlık anlamına gelmesi sağlandı. Buna da proof-of-work denilir.
Blokzincir, hem akademilerde hem de bazı özel Ar-Ge merkezlerinde sunabileceği çözümler ve ölçeklenebilirliğinin testi için çalışmalara tabii tutulmaktadır. Bu çalışmalar Blokzincir’in bankacılıkta kullanılmasını kolaylaştırabilir ve dağıtık sistemleri, oyun kuramlarını ve ileri kriptografik mekanizmaları vs. araç olarak kullanabilir.
Blokzincir Nasıl Çalışır?
Blok zinciri aynı zamanda bir ağa dahil olan tüm işlemlerin devamlı olarak kaydedilmesini sağlar. Web 2.0’da bulunan merkeziyetçi sistemin yerine merkezi olmayan şifreleme kayıt yöntemiyle daha verimli bir çalışmayı temel aldığı için merkezi güvenin internet ortamına dağıtılması sürecidir. Sistem, veri tabanına benzer ancak geleneksel uçtan uca yönetimden ziyade merkezi olmayan bir sistem kullanarak ağdaki her katılımcının kendilerine ait bir hesap defteri kopyasına sahip olmalarını ve gerçekleştirilen tüm işlemleri görebilmelerine olanak tanır.

Blok zinciri teknolojisi sözleşmelerin, işlemlerin ve ödemelerin dijital ortamda kaydedildiği hatta imzalandığı bir sistem olarak düşünülebilir. Bu sistem içerisindeki en ufak bir değişiklik uzlaşma ve görüş birliği yani konsensüs gerektirdiği için blok zincirini de daha güvenilir hale getirir. Öte yandan her blok bir önceki blok ile şifrelendiği için referans ile korunmakta ve bu sayede sisteme saldırı ve hack gibi işlemler oldukça zor hale gelmektedir. Yani sistemin yüksek güvenlikli olması sayesinde aracıya ihtiyaç olmamakta. Bu da merkezi yapıya gerek duyulmadığını göstermektedir.
Blokzincir teknolojisi temelde iki kavramdan meydana gelmektedir:
1- Blok Zinciri Oluşturan Kayıtlar: Blok zincir yapısında bulunan her türlü içeriğin bilgisidir. Bu bilgilerde demirbaşların girdileri, para aktarımları, müşteri kayıtları gibi konular yer alabilir. Sanal paralar için bu kayıtlar para transfer bilgilerini içerir. Sistem içinde kayıtlı halde olan kullanıcıdan başka kullanıcıya yapılan transferler de bu para transferi bilgileri içinde kayıtlı tutulur. Yeni transfer yapma istekleri de sırada bekletilir. Sonraki işlemlerde kaydedilir.
2- Blok Zinciri Oluşturan Bloklar: 1. Maddede bahsedilen kayıtların birleştirilerek aralıklar ile işlenip blokların içerisine yazılmasına denilmektedir. Blok zincirin tasarımına göre kayıtlar tutulur. Örneğin bloklarda kaç kayıt bulunacak, kayıtlar hangi işlemlerden geçecek gibi konular blok zincir tasarımına göre belirlenir. Yukarıda bahsettiğimiz imza kısmı burada devreye girer. Bir blok oluşturulurken kriptografik algoritmalar ve dijital imzalar kullanılır.
Güven Protokolü: Blokzincir teknolojisinde her katılımcı tüm kayıtların bir kopyasını en baştan itibaren tutmaktadır. Bu kayıtların değişimi, özetlerin değişimine yol açabilir bu sebeple kayıtlar değiştirildiğinde çoğunluk bu olayı farkedebilir. Bu sebeple güvenilir bir ortamda merkeziyet gerektiren ihtiyaç ortadan kalkar. Herkesin doğrulama yapabildiği bir sistemde güven olgusuna ayrıca gerek kalmadan doğru bilgi ispatlanabilir. Yani merkezi olmayan yapıya güvenmek olarak da kısaca özetleyebiliriz.
Özet Fonksiyonları Algoritmaları: Özet fonksiyonları veri bütünlüğü kontrolü sağladıkları için blokzincir veri tabanında büyük bir öneme sahiptir. Farklı uzunluğa sahip olan verilerin tek bir uzunluğa yani sabitliğe dönüştürülmesini sağlayan ve her zaman aynı girdiler ve aynı çıktıları veren tek yönlü fonksiyonlara denilir. Bir metinde yapılan tek karakterlik minik bir değişiklik bile metnin özetinin tamamını değiştirir. Herhangi bir blok, kendisinden önceki ve sonraki bloklara özet algoritması ile bağlanmıştır. Bu yüzden teknolojinin adı zincirle bağlı bloklar anlamına gelen blokzincir olmuştur.
Blokzincir’in Uygulama Alanları
-Para Transferleri
-Bankacılık
-E-Ticaret ve Ödemeler
-Hisse Senetleri ve Borsalar
-E-Noter
-FinTech
-Bağış Sistemleri ve Mikro Ödemeler
-Değerli Belgelerin Yaratılması ve Saklanması
-Bulut Bilişim ve Güvenli Bulut Depolama
-Kişiden Kişiye Borçlanma ve Dağıtık Yapılı Kredi Sistemleri
Blokzincir’in Geleceği

Credit Suisse tarafından hazırlanan geniş çaplı bir rapora göre, Blokzincir teknolojisi yukarıda da bahsettiğimiz üzere sadece dijital para birimleri veya finansal hizmetler için değil birçok farklı alanda da kullanılmaktadır. (teknolojidenbihaber.com) Gelecekte Blokzincir teknolojisi kullanılarak siber saldırı, çevrimiçi veya çevrimdışı dolandırıcılık, sahte haberler veya yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilebilir. Gartner’a göre ‘’Birçok şirket Blokzinciri, oyun değiştiren bir teknoloji olarak görmekte. Fakat bu oyunun doğası ve değişimin boyutları henüz belirsiz.’’ Bu da bize şuanki Blokzincir’in kullanım alanlarına baktığımızda gelecekte kurumlara, şirketlere hatta hükümetlere yönelik güven duygusunun ve işleyişteki şeffaflığın temelini daha net bir biçimde sorgulanabilir bir teknoloji getirebileceğini söyleyebiliriz. Kripto paralar açısından baktığımızda Blokzincir’in finansal konularda gelişimi için önünde uzun bir yol var.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir ankete göre, yöneticilerin yaklaşık %60’ı küresel Gayri Safi Milli Üretimin %10’unu “2025’ten önce Blokzincir’de bulunacak” şekilde bir tahmin yapılmaktadır.
Blokzincir teknolojisinin hızlıca dijitale entegre olmamasının sebebi bazı kısıtlamaların olmasıdır. Aynı zamanda bazı standartlardan, denetim mekanizmalarından ve regülasyonlardan uzak olması, pahalı ve yatırım getirisinin belirsiz olması da etken rol oynar. Son olarak ise Blokzincir teknolojisinde tarafların hepsinin kayıtlı olması gerekmektedir. Bu da kabul etme aşamaları gerektirir. Sadece kişisel olarak da değil bazı organizasyon ve işletmelerin de bu teknolojik ağa katılmayı kabul etmesi gerekir.
Bu sebeplerle de Blokzincir’in hayatımıza tamamen yerleşmesine biraz daha zaman var diyebiliriz.
Blokzincir’e İhtiyaç Duyuluyor Mu?
-Blokzincir teknolojisi, her iş modeline uygun olmayabilir bu yüzden öncesinde teknolojik açıdan gerek olup olmadığına ve ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde olmasına bakılır.
-Halka açık bir denetim mekanizmasına ihtiyaç yoksa ve kayıtların değiştirilmesinde önem göstermek gerekmiyorsa yine Blokzincir’e gerek yoktur.
-Tutulacak verinin birden fazla aktör tarafından oluşturulabilecek ve okunabilecek bir durumu yoksa Blokzincir kullanımına gerek duyulmayabilir.
-Üstteki paragraflarda Blokzincir teknolojisinin güven dağıtımını sağladığından bahsetmiştik. Eğer taraflar arasında güven dağıtımına gerek duyulmuyorsa yine Blokzincir’e de gerek olmayabilir.
-Güven dağıtım mekanizması sadece teknolojiyi kullanacak kişi ve kurumlarla ilgili bir sözleşme gibi değildir. Birçok matematiksel işlem ve düğüme dayalı olduğu için teknik bir güven sağlar. Bu yüzden güven gerektiren bir ortam varsa Blokzincir’in kullanılması işe yarayacaktır. Güven konusundaki bir diğer faktör de kullanılacak sistem içindeki kullanıcıların mahremiyetlerinin tam olarak sağlanmasıdır.
-Blokzincir’e ihtiyaç duyulmasını gerektiren bir konu da sistemin bir veya birkaç otoriteden yönetilmesi yerine yani merkezi sistemden ziyade pek çok küçük kullanıcı ile sürdürülebilir olması ve kendi yönetimini kendisi yapabilen bir sistem olması sebebiyle de kullanılabilir.
2017’de mali hizmetlerde Blokzincir’in nasıl çalışacağını test amacıyla bankalar ortak girişimlere imza atmıştır. USB Kurumu Avrupa’da birkaç banka ile Blokzincir’i test etmek için anlaşmalar yapmıştı. Verilerin doğruluğu için Blokzincir teknolojisine güvendiler. Bu bankaya göre sadece finansal hizmetler değil farklı alanlar için de bu teknolojiden yararlanılacaktır ve 2018 yılı için de Blokzincir teknolojisinin kritik bir yıl olacağını belirtmişti.
Blokzincir teknolojisi ile tedarik konusunda ürünler nereden geliyor, nasıl tedarik ediliyor, sertifikaları var mı, hükümetler yerel tedarik yasalarına uyuyor mu, tedarik edildikten sonra ödemeler hemen ve otomatik yapılıyor mu? Gibi konularda yardımcı olabilir.
Provenance şirketi Blokzincir konusunda birkaç deneme yapmıştı. Blokzincir ve akıllı etiketleme sistemleri ile ilgili bir deneyinden Endonezyalı balıkçıların avlamış olduğu ton balıklarını doğrulanmış ve sosyal sürdürülebilirlik beyanları ile takip edebildi.
“İşletmeler sürdürülebilirlik itibarlarını güçlendirmek ve risklerini azaltmak için tedarik zincirlerindeki şeffaflığı giderek daha fazla arttırmak istiyor. Tüketiciler ise satın aldıkları ürünün menşesini, nerede, kimin tarafından ve neyden üretildiğini giderek daha fazla öğrenmek istiyor. Blok zinciri her ikisini de sağlamaya yardımcı olabilir.” Provenance’ın kurucusu ve CEO’su Jessi Baker.
ABD Las Vegas’taki Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (CES), Türkiye’den Togg, elektrikli bir fastback konsept otomobil tanıtımı yaptı ve fuarda Blokzincir teknolojisi anlaşması yapıldığını duyurdu. Avalanche Blokzincir platformunu geliştiren Ava Labs ile akıllı kontratlar, güvenli ve hızlı mobilite hizmetleri geliştirmek üzere stratejik bir ortaklığa gitti. Togg CEO’su Gürcan Karakaş, “İlk günden beri yeni nesil dijital mobilite çözümleri geliştiriyoruz. Ava Labs’la yaptığımız iş birliği de Togg kullanıcılarının deneyimini başka bir noktaya taşımak üzerine kurgulanıyor. Mobilite ekosistemindeki iş ortakları, Togg kullanıcıları ve hatta Togg sahibi olmayan kullanıcılar da bu platformdan yararlanabilecek” dedi.
‘’Bizler sürekli olarak blok zincirin işimize nasıl katkı sağlayabileceğini araştırıyoruz. Ancak bu teknolojinin bir takım belirsizlikleri olduğunun ve gelişmesi gerektiğinin farkındayız. Bu nedenle uygulamalar sırasında kısa sürede başarısızlığa uğramaya ve işimizde bu teknolojiyi kullandıkça öğrenmeye hazırız.’’ Unilever.
NFT nedir?
NFT, kısa zaman içerisinde çoğumuzun adını duyduğu ve hayatlarımıza ışık hızıyla giren bir konudur. NFT’nin açılımı Non-Fungible Tokens’tir. Yani ‘’Değiştirilemez Token’’ veya ‘’Değiştirilemez Jeton’’ anlamlarına gelmektedir. Bir diğer anlamı ise ‘’Değiştirilmesi mümkün olmayan para birimi’’’dir. NFT, herhangi bir dijital dosyanın benzersiz olduğunu onaylayan, blok zinciri adı verilen dijital defterde depolanan bir veri birimidir.
Aynı zamanda NFT’nin de bir dijital para birimi olduğunu bilmek gerekir. Ancak kriptopara olarak değil varlık veya değer biçilen bir eser olarak düşünülmelidir. NFT’nin dijital kripto para birimlerinden farkı; tüm NFT’lerin birbirlerinden farklı şekillerde tasarlanıyor olmasıdır. Bu sayede özgün ve değiştirilemez olmaktadırlar. Yani bir NFT alan kullanıcı onun haricinde hiç kimsede olmayan dijital bir varlığı almış olmaktadır.
NFT denilince akla gelen şeyler genelde resimler olur. NFT sayılabilecek varlıklar; herhangi bir koleksiyonun parçası, sosyal medyada oluşturulan hikâyeler, edebi bir yazı, sanat formu veya herhangi bir sanat eseri, bir video, bir tweet, bir internet sayfası ve daha nicesi olabilir. Sadece resim ile sınırlı bir alanı yoktur. Aslında tüm dijital varlıklar bir NFT olabilir. Sadece gerekli şartları sağlamaları gerekmektedir. Sanat eserlerinin NFT’leri, sanatçısı tarafından imzalanan bir eseri andırır. Bir NFT’nin benzersiz kimliği ve mülkiyeti, blok zinciri defteriyle doğrulanabilmektedir. Gelecek zamanlarda gerçek hayatta bir arsa alımını NFT ile yapabilen biri tapusunun ona ait olduğunu NFT’leri ve Blokzincir teknolojisi ile kanıtlayabilir.
Blokzincir üzerinde Ethereum, Solana, Avax, Binance Smart Chain veya Matic ADA gibi birçok platformdan Blokchain üzerinden alınabilen token’lar vardır. Bu token’ları önemli kılan olgu ise onlara yüklenen anlamlar ve biçilen değerler ve Utility denilen özelliklerdir. NFT denilen olgu aslında Metaverse’i Blokzincir’de inşa etme olayının köprüsüdür.
NFT’nin Popürlerleşmesi
İlk NFT’ler, Ethereum tabanlı olarak 2015 yıllarında adını duyurmaya başladı. CryptoKitties (Ethereum üzerinde bir Blokzincir oyunu) ilk defa 2017 yılında ‘değiştirilemeyen token’ teknolojisi sayesinde bilinmeye başladı. NFT; OpenSea, Nifty Gateway ve SuperRare gibi pazarlarda alınıp satılabilir.

2015 yılında yavaş yavaş başlayan NFT’ler 9-10 ay öncesinde daha fazla parlamışlardı. İlk çıktığı zamanlarda sosyal medyada büyük bir yankı uyandırmaması ve yalnızca bu tip konularla ilgilenen kişilerin haberdar olması sebebiyle insanlar bu oyunlara, resimlere veya sanat eserlerine ücret ödemek istememişlerdi. Son birkaç ayda ise NFT alanında işlem yapan token’lar ve platformlar bir dönem değer görmeye başlamışlardı. Yakın bir tarihte VİSA şirketi resmi Twitter hesabından bir Kriptopunk NFT’si satın aldığını duyurdu bu da yaklaşık olarak 160.000 dolarlık bir değere sahipti. Kriptopunk, ilk NFT koleksiyonlarından biridir. Aynı zamanda sektördeki ilk 10.000 koleksiyona sahip avatar projelerinden bir tanesiydi. Kriptopunk’lar eskiden insanlara çok küçük bir mebla ödeyerek aldırılan bir koleksiyondu. Ardından bu sektörde VİSA gibi şirketlerin destek vermesi, bu sayede NFT sektörüne duyulan güvenin artması ve Kriptopunk’ların ikonik bir hal alması sebebiyle bu koleksiyonun ücretinde de yükseliş meydana geldi ve en az 30-40 Ethereum fiyatında olan Kriptopunk’lar şu günlerde 120-130 Ethereum gibi fiyatlara çıkmış bulunuyor. Hatta 1000-4000 veya daha fazla Ethereum’lara koleksiyonun nadir parçaları satılıyor.

Popülerleşmesinin ardında yatan bir diğer isim, NBA’den Stephen Curry’dir. ‘Bored Ape Yatch Club’ koleksiyonunu profil fotoğrafı yapması ile sektör daha da tanınır hale geldi. Genelde ünlü isimler maymun görselleri satın almaktadır ve Curry’nin de bu NFT’yi 180.000 dolara satın aldı.
Profil fotoğrafı konusunda öncü isimlerden biri de dünyaca ünlü sunucu Jimmy Fallon’dur. NFT’si ile ilgili tweet paylaşan Fallon, ayrıca NFT trendine katılan çoğu ünlü isim gibi profil fotoğrafını da aldığı NFT görseli ile değiştirdi ve bu konuda da yüksek bir etkileşim yakaladı. Aldığı NFT ise 214.000 dolar değerindeydi.
Dijital bir sanatçı olan Beeple’ın (Mike Winkelmann) “Everydays – The First 5000 Days” adlı dijital eseri, kendisine ait olan pek çok eserin birleşiminden oluşmuştur ve 69.3 milyon dolara dijital ortamda, dijital bir şekilde satılmıştır. Uzun bir süredir Instagram hesabı üzerinden sanat eserlerini paylaşmakta olan Beeple, NFT teknolojisinin tanınması konusunda öncüler arasında yer alır.
Donald J. Trump figürünün önünden geçen hareketli yayaları gösteren 10 saniyelik bir videodan oluşan “Crossroad” adlı başka bir Beeple parçası, dijital sanat için Nifty Gateway’de (online bir Kripto para piyasası) 6,6 milyon ABD dolarına satıldı.

Dünyaca ünlü rap sanatçısı Eminem, Bored Ape Yacht Club NFT koleksiyonundan 450.000 dolar değerindeki #9055 numaralı NFT’yi satın aldı. Bir diğer dünyaca ünlü pop sanatçısı Justin Bieber de ‘Bored Ape Yacht Club’ koleksiyonuna ait bir NFT’ye 1.3 milyon dolar ödedi.
ABD merkezli bir uluslararası haber ajansı olan Associated Press de NFT satan ilk haber kuruluşu olarak NFT tarihinde yerini almıştır.
Mesut Özil’e ait “Geleceğin Krampon ve Forması” tasarımları NFT ile satılan eserler arasındadır.

Paris Saint-Germain’in dünyaca ünlü futbol yıldızı Neymar ve takım arkadaşları Marco Verratti ve Leandro Paredes ile birlikte ‘Bored Ape Yacht Club’ koleksiyonundan iki eser satın aldı. Biri için 521.000 dolar ve diğeri için ise 624.000 dolar ödedi.
Türk komedyen Cem Yılmaz, dijital ortamda yapmış olduğu çizimleri Blokzincir teknolojisi ile imzalayıp NFT olarak satışa sundu. Opensea platformundan ilk NFT’sini sattı ve şu ana kadar 45 NFT’sine alıcı buldu. Cem Yılmaz bu satışlardan 2 milyon 940 bin lira gelir elde etti.
Ünlü Türk televizyoncu Acun Ilıcalı, bugün Polygon altyapısını kullanarak tasarlamış oldukları NFT platformu Eneftio’yu tanıttı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elon Musk’a çocukların çizmiş olduğu resimlerden oluşan uzay temalı Türksat logolu bir NFT hediye etti.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Necdet Ünüvar sosyal medyadan yaptığı paylaşım ile seçmeli ders havuzuna “NFT’ye Giriş” dersinin eklendiğini duyurdu.
Bu ve bunun gibi bazı öncü ünlü isimler veya büyük şirketler ile NFT’nin daha çok popüler olması olağandır. Keza NFT’nin piyasa değeri 2020’de üç katına çıkarak 250 milyon doları aşmıştır.
Kaynaklar https://www.ntv.com.tr/metaverse https://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/metaverse-ile-cok-daha-fazla-dijital-ayak-izi-birakilacak-/2446903 https://www.youtube.com/watch?v=JUJ6kKEu3u8 https://www.haberturk.com/metaverse-arazi-satislari-500-milyon-dolari-asti-3332594-teknoloji https://www.donanimhaber.com/metaverse-nedir-nasil-alinir-en-populer-metaverse-coin-projeleri--140595 https://www.metaverse.com.tr/ https://www.software.info.tr/metaverseteki-gayrimenkul-satislari-milyar-dolara-cikabilir/ https://www.savunmatr.com/teknoloji/stm-nin-dis-ticaret-sureci-blokzincir-teknolojisi-ile-hizlanacak-h16840.html https://blokzincir.bilgem.tubitak.gov.tr/ https://www.latimes.com/about/pressreleases/story/2022-02-11/los-angeles-times-nft-collection-set-to-launch-monday https://www.isbank.com.tr/blog/nft-nedir https://webrazzi.com/2021/03/03/nft-nedir/ https://onedio.com/haber/cilginlik-mi-yoksa-gelecegin-yatirimi-mi-simdiye-kadar-satilan-en-pahali-13-nft-995899 nytimes.comhttps://www.nytimes.com/2021/03/24/technology/nft-column-blockchain.html https://www.webtekno.com/nft-nedir-ne-ise-yarar-h107174.html https://habernett.com/nft-nedir-ne-ise-yarar/ https://www.fotomac.com.tr/futbol/2022/01/25/neymardan-milyonluk-nft-yatirimi-dudak-ucuklatan-rakam https://www.ensonhaber.com/ic-haber/turkiyede-ilk-nft-dersi-ankara-universitesinde-veriliyor https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/nft-gecici-cilginlik-mi-yukselen-deger-mi-570147.html https://www.morningbrew.com/daily/stories/2021/04/21/nfts-intellectual-property-really-means-digital-kitty Web 1.0, Web 2.0, Web 3.0-Görsellerin kaynakları https://www.youtube.com/watch?v=YuIQQ6Ce08Y